Meslek Hastalığı Nedir?

Meslek Hastalığı Nedir?

1. Meslek Hastalığı Nedir?

Meslek hastalığının tanımını yapabilmek için, ilk olarak “hastalık” kavramını açıklamak gerekmektedir. Biyolojide, bir organizmanın işleyişine, görevine zarar veren her türlü anormal durumu tanımlamak için kullanılan “hastalık” sözcüğü, beden veya zihinde meydana gelen, rahatsızlık, dert ve görev bozukluğuna yol açan belirli bir anormal duruma verilen isimdir. Türk Dil Kurumu’na göre ise hastalık, organizmada meydana gelen birtakım değişikliklerin ortaya çıkmasıyla birlikte sağlığın bozulması halidir.

Sigortalının iş sırasında maruz kaldığı etkenler sonucu, kendisinde meydana gelen fiziksel veya ruhsal olumsuzluklar bu kavramın tıbbi yönünü, meslek hastalığına uğrayan sigortalının sahip olduğu haklar ise meslek hastalığı kavramının hukuki yönünü oluşturmaktadır.

506 sayılı Kanun’un 11’inci maddesinin B bendinde meslek hastalığının tanımı şu şekilde yapılmıştı; sigortalının, çalıştırdığı işin niteliğine göre tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, engellilik veya ruhi arıza halleridir. 5510 sayılı Kanun’da, 506 sayılı Kanun’daki tanıma paralel bir düzenleme bulunmaktadır. 5510 sayılı Kanun’un 14’üncü maddesinde; meslek hastalığı, sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal sakatlık halleri olarak ifade edilmektedir.

Meslek hastalığı öğretide, yasal düzenlemelere de paralel olarak, işçinin, işverenin emir ve talimatı, yani otoritesi altında çalışmakta iken, işin niteliğine göre yinelenen bir nedenle veya yürütüm şartları nedeniyle uğradığı geçici veya sürekli hastalık, sakatlık veya ruhi arıza halleri şeklinde tanımlanmaktadır.

2. Meslek Hastalığının Unsurları

5510 sayılı Kanun’da, meslek hastalıklarının unsurları sayılmakla beraber, genel bir tanım yapılmamıştır. Kanun’un 14’üncü maddesinde, bir hastalığın, meslek hastalığı olarak kabul edilebilmesi için sahip olması gereken unsurlar sıralanmış olup, bir hastalığın, meslek hastalığı kabul edilebilmesi için, aşağıda açıklanacak olan şartların tümünün birlikte gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Anılan maddede sayılan unsurlardan birinin dahi eksik olması durumunda, söz konusu hastalık, meslek hastalığı olarak değerlendirilemeyecektir.

Anılan düzenlemeye göre;

• Sigortalı olma,

• Meslek hastalığının yürütülen işin sonucu olarak ortaya çıkması,

• Meslek hastalığının yönetmelikte yer alması ve belirtilen süre içinde meydana gelmesi,

• Hastalığın kurum sağlık raporu ile saptanması,

• Sigortalının bedence veya ruhça bir zarara uğraması bir hastalığın meslek hastalığı olarak kabul edilebilmesi için gereken unsurlardır.

2.1.Sigortalı Olma

Meslek hastalığı sigortasından yararlanabilmek için, her şeyden önce 5510 sayılı Kanunda İş Kazası ve Meslek Hastalığı Sigortası kapsamında olan bir sigortalı olması gerekmektedir. Bunlar; anılan Kanun’un 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerine tabi tabi sigortalılar ile 5’inci maddesinin (a), (b), (c), (e) ve (g) bentlerinde sayılan ve haklarında iş kazası ve meslek hastalığı sigortasının uygulanacağı belirtilen sigortalılardır. Ayrıca, 5510 sayılı Kanun’un ek madde 5/4’te; tarım veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz olarak çalışanların 4’üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılacağı ve bunlar hakkında bu Kanun’un kısa vadeli sigorta kolları bakımından iş kazası ve meslek hastalığı sigortası hükümlerinin uygulanacağı düzenlenmiştir.

2.2. Hastalığın Yürütülen İşin Sonucu Olarak Ortaya Çıkması (İlliyet Bağı)

5510 sayılı Kanun’un 14’üncü maddesinin birinci fıkrasına göre, meslek hastalığının, sigortalının çalıştığı işte veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartlarından dolayı ortaya çıkması gerekmektedir. İlliyet bağı, bir zarar ile bu zararın sebebi olay arasındaki neden sonuç ilişkisidir. Bir hastalığın, meslek hastalığı olarak nitelendirilebilmesi için, ortaya çıkan engellilik hali veya ölüm hali ile sigortalının yaptığı iş arasında uygun illiyet bağının bulunması gereklidir. Yani, işçinin çalıştığı işte çalışmamış olsaydı bu hastalığa yakalanmayacağı söylenebilmelidir.

İşçinin, meslek hastalığına maruz kaldığının kabulü için, hastalığın; işçinin yürüttüğü iş nedeniyle, başka insanlardan daha fazla karşılaştığı özel dış etkenlerin sonucu olarak, belirli bir zaman içinde yoğunlaşarak meydana gelmesi gerekir.

Meslek hastalığının zaman içinde oluşması, hastalığın, vücudu gittikçe daha fazla etkilemesi anlamına gelmektedir ve meslek hastalığını iş kazasından ayıran en temel unsurdur. Örneğin, kulağa alınan bir darbe ile aradan geçen zaman içerisinde sağırlık oluşması, zarar hemen oluşmasa da iş kazası olarak değerlendirilirken, çalışanın, sürekli gürültülü bir ortamda çalışılması sonucu, zaman içerisinde oluşan sağırlık meslek hastalığı olarak değerlendirilir.

1.3.Meslek Hastalığının Yönetmelikte Yer Alması ve Belirtilen Süre İçinde Meydana Gelmesi

5510 sayılı Kanun’un 14’üncü maddesinin son fıkrasında, hangi hallerin meslek hastalığı sayılacağının yönetmelikle düzenleneceği öngörülmüştür. Bu doğrultuda, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği çıkarılmıştır. Anılan yönetmeliğin ekinde yer alan Meslek Hastalıkları Listesi’nde, hastalıklar ve belirtileri, hastalık tehlikesi olan başlıca işler ve yükümlülük süresi düzenlenmiştir. Anılan Meslek Hastalıkları Listesi’nde yer alan bir meslek hastalığına, yine Liste’de belirtilen yükümlülük süresi içinde ve bu hastalığa, listede yer alan hastalığın karşısında bulunan mesleğin icrası sırasında yakalanılırsa, bu hastalık, doğrudan meslek hastalığı olarak kabul edilmektedir.

Anılan Yönetmelik’te yer alan Meslek Hastalıkları Listesi325, meslek hastalıklarını beş grup altında düzenlemiştir.326 İlk grup, “kimyasal maddelerle olan meslek hastalıkları”dır. Karbonmonoksit, berilyum, cıva, fosfor, beyaz fosfor, kurşun zehirlenmeleri bu grupta yer alan hastalıklardan birkaçıdır. İkinci grup, “mesleki deri hastalıkları”dır. Deri kanserleri, prekanseröz deri hastalıkları, kanserleşmeyen cilt hastalıkları bu grupta yer alan hastalıklardır. Üçüncü grup, “pnömokonyozlar ve diğer mesleki solunum sistemi hastalıkları”dır. Silikozis, silikotüberküloz, asbestoz, bronkopülmoner bu grupta yer alan hastalıklardan birkaçıdır. Dördüncü grup, “mesleki bulaşıcı hastalıklar”dır. Şarbon, kuduz, malarya, veba bu grupta yer alan hastalıklardan birkaçıdır. Sonuncu grupta ise “fizik etkenlerle olan meslek hastalıkları” yer almaktadır. İyonlaştırıcı ışınlarla olan hastalıklar, gürültü sonucu işitme kaybı, hava basıncındaki ani değişmelerle olan hastalıklar, periostit, kas krampları bu grupta yer hastalıklardan bir kaçıdır.

Çalışma Gücü Yön.’nin 19’uncu maddesinde mesleki bulaşıcı hastalıklara yönelik özel düzenleme getirilmiştir. Anılan düzenlemeye göre, mesleki bulaşıcı hastalıkların, görülen işin gereği olarak veya işyerinin özel koşullarının etkisiyle oluşması ve enfeksiyonun laboratuvar bulguları ile de kanıtlanması gereklidir. Bu durumdan çıkan sonuca göre, sigortalının listede bulunan şarbon hastalığına yakalanması, bu hastalığın meslek hastalığı olarak kabul edilmesi için yeterli olmamaktadır. Ayrıca, şarbon hastalığının, laboratuvar bulguları ile kanıtlanması gerekecektir.

Diğer bir özel düzenleme ise, Çalışma Gücü Yön. Madde 20’de düzenlenmiştir. Anılan maddeye göre, pnömokonyozun meslek hastalığı sayılabilmesi için, sigortalının, havasında pnömokonyoz yapacak yoğunluk ve nitelikte toz bulunan yer altı veya yerüstü işyerlerinde toplam olarak en az üç yıl çalışmış olması gerekmektedir. Kanun koyucu bu şartı, sadece pnömokonyoz hastalığı için getirmiştir. Ancak, bu kural mutlak değildir. Anılan maddenin ikinci fıkrasına göre, havasında yüksek yoğunlukta ve pnömokonyoz yapacak nitelikte toz bulunan yer altı ve yerüstü işlerinde meydana gelmiş, klinik ve radyolojik bulgular ve laboratuvar muayeneleriyle süratli seyrettiği ve ağırlığı saptanmış olgularda, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu Kararı ile üç yıllık süre indirilebilir.

Meslek hastalığı, sigortalı işine devam ederken çıkabileceği gibi, sigortalının işten ayrılmasından sonra da ortaya çıkabilir. Ancak bir hastalığın, meslek hastalığı olarak kabul edilebilmesi için, yukarıda anılan Liste’de yer alan yükümlülük süresi içerisinde gerçekleşmesi gerekmektedir. Yükümlülük süresi, daha önce de tanımladığımız gibi, çalışanın, meslek hastalığına sebep olan işinden fiilen ayrıldığı tarih ile meslek hastalığının ortaya çıktığı tarih arasında geçen süredir. Bu durumda, sigortalının eski işinden fiilen ayrılmasıyla hastalığın meydana gelmesi arasında geçen sürenin, söz konusu Meslek Hastalıkları Listesi’nde belirtilen süre içerisinde gerçekleşmesi gerekmektedir.

Meslek Hastalıkları Listesi’ne göre, yükümlülük süresi hastalık türlerine göre değişiklik göstermektedir. Bu süre en az 2 gün en fazla 25 yıl olarak belirlenmiştir. Esas kural bu olmakla birlikte, anılan Yönetmeliğin 17’inci maddesinin ikinci fıkrasında, herhangi bir hastalığın meslek hastalığı olduğu klinik ve laboratuvar bulgularıyla kesinleştiği ve meslek hastalığına yol açan etkenin işyeri incelemesi ile kanıtlandığı durumlarda, yükümlülük süresi aşılmış olsa dahi hastalık Kurumun ve ilgilinin başvurusu üzerine Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu’nun onayı ile meslek hastalığı sayılabileceği düzenlenmiştir.

Yükümlülük süresine ilişkin mevcut düzenleme, ispat açısından önem taşımaktadır. Eğer hastalık yükümlülük süresi içerisinde meydana gelirse, sigortalı, meydana gelen hastalığın yaptığı için niteliğinden veya işin yürütüm şartlarından kaynaklandığını ispatlamakla yükümlü tutulmayacaktır. Ancak, meslek hastalığı, yükümlülük süresi dışında meydana gelirse, sigortalı yakalandığı hastalığın, yapmış olduğu işin niteliğinden veya işin yürütüm şartlarından kaynaklandığını ve bu sebeple meslek hastalığı olduğunu ispatlamakla yükümlü tutulacaktır.

1.4.Hastalığın Kurum Sağlık Raporu ile Saptanması

5510 sayılı Kanun’un 14’üncü maddesinin ikinci fıkrasına ve Sosyal Sigortalar İşlemleri Yönetmeliği’nin 36’ncı maddesine göre; meslek hastalığına yakalanan sigortalıların, İş Kazası ve Meslek Hastalığı Sigortası kapsamında sağlanan yardımlara hak kazanabilmesi için, sigortalının çalıştığı işten dolayı meslek hastalığına tutulduğunun Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucuları tarafından usulüne uygun olarak düzenlenen Sağlık Kurulu raporu ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi ve Kurumca gerekli görülmesi halinde işyerindeki çalışma koşullarını ve buna bağlı tıbbi sonuçları ortaya koyan denetim raporları ve gerekli diğer belgelerin incelenmesi sonucu Kurum Sağlık Kurulu tarafından tespit edilmesi gerekir.

Şu halde, sigortalının yakalandığı hastalığın, meslek hastalığı olup olmadığı, iki aşamalı tıbbi prosedürün tamamlanmasından sonra belirlenebilecektir. İlk aşamada, sigortalının çalıştığı işten dolayı meslek hastalığına tutulduğunun ilgili sağlık hizmet raporu ve dayanağı tıbbi belgeler ile saptanması gerekecektir. Burada belirtmek gerekir ki, Kurum’un anlaşmalı olduğu herhangi bir sağlık hizmeti sunucusu bu konuda yetkili değildir.

İkinci aşamada ise, anılan raporun ve dayanağı tıbbi belgelerin, Kurum Sağlık Kurulu tarafından saptanması gerekecektir. Ayrıca, Kurumca gerekli görülen hallerde, işyerindeki çalışma şartlarını ve buna bağlı tıbbi sonuçları ortaya koyan denetim raporları ve gerekli diğer belgeler Kurum Sağlık Kurulu tarafından incelenerek bir hastalığın meslek hastalığı olup olmadığına karar verilebilecektir. Kurum’un kararlarına karşı, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu’na itiraz edilmesi, bu karara karşı da iş mahkemesinde dava açılması mümkündür. Mahkeme ise, Adli Tıp Kurumu’ndan alacağı raporu esas alarak hüküm kurabilmektedir. Nitekim Yargıtay, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu’nun kararına karşı yapılan itirazı, Adli Tıp Kurumu’ndan rapor almadan karara bağlayan mahkemenin vermiş olduğu kararı, bu sebeple bozmuştur.

1.5.Sigortalının Bedence veya Ruhça Zarara Uğraması

İş kazalarında olduğu gibi, meslek hastalıklarında da, sigortalının iş kazası ve meslek hastalığı sigortası kapsamında düzenlenen yardımlara hak kazanabilmesi için sigortalının zarara uğraması bir ön koşuldur. Ayrıca, zararın Kurumca yardım yapılmasını gerektirecek öneme ve dereceye ulaşması da gerekmektedir. Ortaya çıkan zarar, eğer kurumun anılan sigorta kapsamında yardım yapılmasını sağlayacak öneme ve dereceye ulaşmaması halinde, meydana gelmiş bir meslek hastalığından söz edemeyeceğiz.

5510 sayılı Kanun’un 14’üncü maddesinde, sigortalının ölümünden söz edilmemiştir. Ancak, zarar unsurunun ölümle de gerçekleşebileceği açıktır. Nitekim Kanun’un 20’nci maddesinde, iş kazası veya meslek hastalığı sonucunda ölen sigortalıların hak sahiplerine iş kazası ve meslek hastalığı sigortasından gelir bağlanacağı düzenlenmiştir.

Meslek hastalığı, sigortalıda, her zaman meslekte çalışma gücünü kaybettirecek bir ağırlıkta olmayabilir. Sigortalıda meydana meslek hastalığı, eski çalıştığı işte gerçeklemiş olmakla birlikte, meslekte kazanma gücünü kaybettirecek ağırlığa yeni çalıştığı işte geçerse, yani zarar unsurunun daha sonra ortaya çıkması durumunda, önceki işte çalışmanın meslek hastalığının oluşmasındaki payının tıbbi usullerle araştırılması gerektiği belirtilmektedir.

2.Meslek Hastalığının Tespiti

2.1.Meslek Hastalığının Tespiti Yöntemleri

Bir hastalığın meslek hastalığı olup olmadığı konusunda dünyada belli başlı iki sistem bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, liste usulü, diğeri ise, meslek hastalığının, hastalığa uğrayan kişi tarafından kanıtlanması usulüdür. Bunun dışında ILO ve AB düzenlemeleri tarafından da önerilen karma usul bulunmaktadır.

2.1.1.Liste Usulü

Liste usulünde, meslek hastalıkları kendi aralarında sınıflandırılarak belirli bir düzen içiresinde listelenmektedir. Bu listelerde, genelde 2 unsur düzenlenmektedir. İlk unsur, hangi hastalıkların meslek hastalığı olduğuna yönelik bir düzenleme, ikinci unsur ise, bu hastalıkların karşısında yer alan ve meslek hastalığının ortaya çıkmasına sebep olabilecek mesleklerdir. Eğer sigortalının uğradığı hastalık, bu listede yer almıyorsa, meslek hastalığı olarak kabul edilmemektedir. Liste usulünün uygulandığı ülkelerde, sigortalının, uğradığı hastalığın, listede yer aldığını ispatlaması, diğer bir ifadeyle, listede bulunan hastalığın, kendisinde meydana geldiğini, gerekli sağlık raporlarıyla ispatlaması yeterlidir.

2.1.2.Meslek Hastalığının, Hastalığa Uğrayan Kişi tarafından Kanıtlanması Usulü

Bu sistemde, meslek hastalıkları belli bir liste halinde düzenlenmemiş olup, sigortalının, uğradığı hastalığın, yapılan işin sonucu olarak ortaya çıktığını kanıtlaması gerekmektedir.

2.1.3.AB ve ILO Düzenlemelerinde Yer Alan Karma Usul

Bu usule göre, her iki sistemi de aynı anda kullanmak gerekmektedir. Yani, bir meslek hastalıkları listesinin bulunması gerekmekte, ayrıca, meslek hastalıkları listesinde yer almayan bir hastalığın, meslek hastalığı olarak kabul edilebilmesini sağlayan bir düzenleme de gerekmektedir.

Doktrindeki baskın görüşe göre, ülkemizde de, karma sistem uygulanmaktadır. Buna göre, sigortalıda, Meslek Hastalıkları Listesi’nde yer alan bir hastalık tespit edildiğinde, bu hastalığın, görülen işin niteliğinden veya yürütüm şartlarından meydana geldiği kabul edilecektir. Sigortalıdan, o hastalığın meslek hastalığı olduğunu ispat edilmesi istenemeyecektir. Ancak, listede yer almayan bir hastalığın, sigortalıda tespit edilmesi durumunda, sigortalı eğer bu hastalığın işin niteliğinden veya yürütüm şartlarından meydana geldiğini düşünüyorsa, bunu ispat etmekle yükümlü tutulacaktır. Örnek verecek olursak, kot taşlama işinde çalışan bir işçinin silikozis hastalığına yakalanması halinde, artık işçiden, hastalığın işin niteliğinden ve yürütüm şartlarından ileri geldiğini ispat etmesi istenemeyecek ve bu hastalık meslek hastalığı olarak kabul edilecektir.

Twitterda Paylaş Facebook'da Paylaş